3 Haziran 2010 Perşembe

Keşkeleri olmayan adam...




Yaklaşık 15 yıldır yaşantımın içinde bulunan bir arkadaşıma ait olan bu yazı, "Yaşadıklarından dökülen, sadece benim birşeştirdiğim parçacıklardır."21. yy da kimsenin yaşamadığı hatta yaşayamacağı bi hayat hikayesine sahip olan bu arkadaşıma en derin sevgi ve saygılarımı buradan da iletiyor ve sözü uzatmadan şahsına münhasır duygularıyla sizleri başbaşa bırakıyorum...



"Sadece Zamanı Geldiğinde Vazgeçmeyi Bildim...
Ne hesabını veremeyeceğim bir günüm oldu ne de vicdanımı lekeleyen bir geçmişim...
Ne hissettiysem o...nu söyledim , onu yaşadım... Yaşadığım bir tek andan bile pişmanlık duymadım...
Asla keşkelerim olmadı...
Hiçbir zaman kendimle vicdan mahkemesi yapmak zorunda kalmadım...
...Karşıma bazen gerçek yüzler , bazen sahteler çıktı ama olsun ben yine sadece hislerimle yaşadım..
Asla sevmediğim birine seni seviyorum demedim , ya da asla birini severken karşılığını beklemedim...
Dostluğuma değer biçmedim , sevgime ise hiçbir zaman sınır çizmedim...
Sevdiysem sonuna kadar gittim,bitirdiysem öldürse de hasreti geriye dönmedim...
Bazen çok kırıldım , bazen belki de kırdım...
Ama hata insana mahsustur dedim..Affettim , af diledim..
Kimileri birden fazla kırdılar kalbimi ama ben onları yinede affettim..
Onlar belki beni saflıkla yargıladılar.Belki de içten içe sinsice güldüler...
Ama asıl unuttukları şuydu...

Ben aldanmadım...
Aldanan her zaman kendileri oldular ama bunu anlayamadılar...
Bir insan kaybının ne olduğu bilemedikleri için...
Kaybetmek onlar için bir alışkanlık haline geldiği için......
Oysa ben hiç insan kaybetmedim...
Sadece zamanı geldiğinde vazgeçmeyi bildim o kadar...
İşte bu yüzden...

FAHİŞE GÖNÜLLERİN KAHPELİĞİ ASLA KOYMADI BANA..."

31 Mayıs 2010 Pazartesi

Yırtık dondan çıkma bi hafta sonu

Bu hafta başına kadar sosyal güvenlik kurumundaki bazı işlerimiz için İzmir' e gideceğim belli değil di. 24 Mayıs 2010 da İzmir' e gideceğim haberini aldım ve hafta içi gerekli işlemlerimi halledip perşembe akşamı yola çıktım.

Kamil Koç Turizm ile başlanılan bu yolculuğa susurlukta mola verdik ve meşhurrr susurluk ayranının tadına baktım ve bana övülen o susurluk ayranının bu olmadığına karar verdim çünkü bildiğimiz ayranın soda katılmış haliydi.

Cuma sabahı saat 08:00 sularında izmir otogarındaydım ve Konak a gitmem gerekiyordu. Konakta topu topu 2 saatlik bir işim vardı ve işim bittikten sonra bazı arkadaşlarımla görüşüp akşam istanbul' a geri dönecektim fakat hiçbirşey planladığım gibi olmadı izmir' deki 5-6 arkadaşımın yaptığı terbiyesizlik neticesinde sadece 1 arkadışımla 12:30 da görüşebildim kendisinede buradan çok teşekkür ediyorum, velhasıl izmir de ki işim bitti ve arkadaşımla bir öğle yemeği yedik ve arkadaşım işine geri döndü.

Telefonum çaldı ve arayan çok saygın müşterilerimden biriydi perşembe günü kendisinin bazı özel işlerini yapmıştım ve bazı evrakları bende kalmıştı bunun için benimle görüşmek istediğini dile getirdi ve kendisine izmir de bulunduğumu evraklarını pazartesi günü kendisine verebileceğimi ilettim. İzmir de olduğumu öğrendiğinde Bodrum da Barlar Caddesinde 12 numarada sahibi olduğu ve Bodrumun en gözde mekanlarından birisi olan DENİZCE RESTAURANT' a gitmemi söyledi. hemen konaktan, otogara geçtim ve 15:30 da bodrum yolcuğuluğum başladı...

...20:30 da bodrumdaydım ve normal şartlara göre 3,5-4 saatlik yol 5 saati bulmuş ve ben günün vermiş olduğu yorgunlukla ayakta dahi zor duruyordum...Restorana vardığımda Güneş tam batmamış ve ay henüz beyaz yüzünü göstermemişti. Yaklaşık 1,5 - 2 saat tek başıma Cem beyi beklemek sıkmamış aksine keyf vermişti.

Cuma akşamı bu güzel restaurantta lezzetli balıklardan olan "Çipura" ile güzel bir ziyafet çektikten sonra yönetime ait olan teras kata çıkıp sol tarafımdaki karaada (Türk adası) sağ tarafımdaki kos adası (yunan adası) ve eşşiz manzaraya karşı salıncakta sallanarak içtiğim alman birasından aldığım hazzı kelimelere dökmek gerçekten zor...

Saat 2-3 sularında günün vermiş olduğu yorgunluk neticesinde uykum gelmeye başladı ve terastan içeri girip bana ayrılan odaya geçtim yatağıma uzandım ve cumartesi sabahı 11:00 de ege denizinin restourantın iskelesini yaladığı dalgaların sesleriyle uyandım. Bütün yorgunluğum geçmişti restaurantta indiğimde çoktan kahvaltım hazırlanmıştı. Kahvaltıdan sonra akşam istanbula dönmek için biletimi aldım, ıvır zıvır alışveriş yaptım ve bodrumu biraz turladım yaklaşık 1 saatimi aldı ve müthiş bir yer olduğunu gördüm. Saat 2 gibi havanın verdiği etkiyle şortumu giydim ve sıcak kumlardan serin sularaaaa....

Akşamüstü saat 18:00 civarında restaurana geri döndüm ve müthiş bir akşam yemeğiyle günü bitirdim ve bu yırtık dondan çıkan hafta sonum muhteşemdi.

İlk blog yazım olduğu için acemiliğim dikkat çekebilir sürçü lisan ettiysek affola :)