31 Mayıs 2010 Pazartesi

Yırtık dondan çıkma bi hafta sonu

Bu hafta başına kadar sosyal güvenlik kurumundaki bazı işlerimiz için İzmir' e gideceğim belli değil di. 24 Mayıs 2010 da İzmir' e gideceğim haberini aldım ve hafta içi gerekli işlemlerimi halledip perşembe akşamı yola çıktım.

Kamil Koç Turizm ile başlanılan bu yolculuğa susurlukta mola verdik ve meşhurrr susurluk ayranının tadına baktım ve bana övülen o susurluk ayranının bu olmadığına karar verdim çünkü bildiğimiz ayranın soda katılmış haliydi.

Cuma sabahı saat 08:00 sularında izmir otogarındaydım ve Konak a gitmem gerekiyordu. Konakta topu topu 2 saatlik bir işim vardı ve işim bittikten sonra bazı arkadaşlarımla görüşüp akşam istanbul' a geri dönecektim fakat hiçbirşey planladığım gibi olmadı izmir' deki 5-6 arkadaşımın yaptığı terbiyesizlik neticesinde sadece 1 arkadışımla 12:30 da görüşebildim kendisinede buradan çok teşekkür ediyorum, velhasıl izmir de ki işim bitti ve arkadaşımla bir öğle yemeği yedik ve arkadaşım işine geri döndü.

Telefonum çaldı ve arayan çok saygın müşterilerimden biriydi perşembe günü kendisinin bazı özel işlerini yapmıştım ve bazı evrakları bende kalmıştı bunun için benimle görüşmek istediğini dile getirdi ve kendisine izmir de bulunduğumu evraklarını pazartesi günü kendisine verebileceğimi ilettim. İzmir de olduğumu öğrendiğinde Bodrum da Barlar Caddesinde 12 numarada sahibi olduğu ve Bodrumun en gözde mekanlarından birisi olan DENİZCE RESTAURANT' a gitmemi söyledi. hemen konaktan, otogara geçtim ve 15:30 da bodrum yolcuğuluğum başladı...

...20:30 da bodrumdaydım ve normal şartlara göre 3,5-4 saatlik yol 5 saati bulmuş ve ben günün vermiş olduğu yorgunlukla ayakta dahi zor duruyordum...Restorana vardığımda Güneş tam batmamış ve ay henüz beyaz yüzünü göstermemişti. Yaklaşık 1,5 - 2 saat tek başıma Cem beyi beklemek sıkmamış aksine keyf vermişti.

Cuma akşamı bu güzel restaurantta lezzetli balıklardan olan "Çipura" ile güzel bir ziyafet çektikten sonra yönetime ait olan teras kata çıkıp sol tarafımdaki karaada (Türk adası) sağ tarafımdaki kos adası (yunan adası) ve eşşiz manzaraya karşı salıncakta sallanarak içtiğim alman birasından aldığım hazzı kelimelere dökmek gerçekten zor...

Saat 2-3 sularında günün vermiş olduğu yorgunluk neticesinde uykum gelmeye başladı ve terastan içeri girip bana ayrılan odaya geçtim yatağıma uzandım ve cumartesi sabahı 11:00 de ege denizinin restourantın iskelesini yaladığı dalgaların sesleriyle uyandım. Bütün yorgunluğum geçmişti restaurantta indiğimde çoktan kahvaltım hazırlanmıştı. Kahvaltıdan sonra akşam istanbula dönmek için biletimi aldım, ıvır zıvır alışveriş yaptım ve bodrumu biraz turladım yaklaşık 1 saatimi aldı ve müthiş bir yer olduğunu gördüm. Saat 2 gibi havanın verdiği etkiyle şortumu giydim ve sıcak kumlardan serin sularaaaa....

Akşamüstü saat 18:00 civarında restaurana geri döndüm ve müthiş bir akşam yemeğiyle günü bitirdim ve bu yırtık dondan çıkan hafta sonum muhteşemdi.

İlk blog yazım olduğu için acemiliğim dikkat çekebilir sürçü lisan ettiysek affola :)